Saldırlar Terör Aracılığıyla Başlayan Savaşın Direkt Savaşa Dönüşmesinin İfadesidir

NEW YORK – Suriye’nin BM daimi temsilcisi Beşşar el Caferi; ABD, İsrail ve Türkiye’nin Suriye’ye saldırılarının, beş yılı aşkın süredir Suriye ve halkına karşı, teröristler aracılığı ve vekâleti ile yürütülen savaşın direk savaşa dönüşmesi anlamına geldiğini vurguladı.

BMGK’nin bugün Suriye ile ilgili düzenlediği oturumda konuşan Caferi; bu toplantının, geçtiğimiz hafta ABD’nın Rusya ile Cenevre’de 9 Eylül tarihinde ulaştığı anlaşmanın sonucunda görülen olumlu göstergelerle çelişen dengesizliklere tanık olduğumuz hassas bir dönemde düzenlendiğine dikkat çekti.

Sözde “Uluslararası Koalisyon” un Uluslararası Meşruluğu Yoktur

Bu dengesizliklerin, ABD’nin “Uluslararası Koalisyon” tarafından desteklenen silahlı terör gruplarına, Cenevre’de imzalamış olduğu anlaşma maddelerini uygulamaya zorlama iradesi göstermemesinden sebeplendiğini ifade eden Caferi; uluslararası toplumun, Deyrezzor’da “Uluslararası (ABD) Koalisyonun” Suriye Arap Ordusu mevkilerini hedef alan saldırılarını kınamaktan aciz kaldığının altını çizdi.

ABD Koalisyonuna verilen uluslararası sıfatının pratikte ifadesini bulamadığına işaret eden Caferi; söz konusu koalisyonun her şeyden önce Güvenlik Konseyinin kararı olmadan ve uluslararası meşruluktan uzak bir şekilde oluşturulduğunu hatırlatarak bundan da önemlisinin ilgili asıl taraf olan Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti ile herhangi bir koordinasyon ya da istişarede bulunmadığını vurguladı.

Caferi; bu durumun daha öncesinde kurulmuş Irak, Libya ve Yemen’de felaketten başka hiçbir sonuç getirmeyen diğer yıkıcı koalisyonları hatırlattığını beyan etti.

ABD Söylemlerini ve Vaatlerini Unutarak Suriye Arap Ordusunu Hedef Alıyor

Caferi: “… ABD yönetimi, iki yıl önce ülkeme tek taraflı havadan askeri müdahale kararı aldığında ABD’li yetkililer Washington’un Suriye Ordusunu ve yaşamsal kuruluşları değil sadece IŞİD terör örgütü mevkilerini hedef alacağını aktarmışlardı. Bu söylemler bana ABD’nin Daimi BM Temsilcisi tarafından ABD hükümeti atına aktarılmıştı. Ancak aradan iki yıl geçtikten sonra bugün ABD’li yetkililer bu söylemlerini ve vaatlerini unuttular. ABD uçakları Suriye Ordusu mevkilerini ve yaşamsal kurumlarını hedef almaya ve ABD askerleri Suriye toprakları üzerinde yayılmaya başladı…” şeklinde konuştu.

Caferi; Suriye’nin doğu bölgelerinde ABD’nin, kuzey bölgelerinde Türkiye’nin ve güney bölgelerinde İsrail’in düzenlediği saldırıların daha önce teröristlerin vekâletiyle Suriye ve halkına karşı başlatılan savaşın direkt bir savaş haline dönüşmesinden başka bir anlam taşımadığını vurguladı.

Suriye’nin, Rusya ve ABD’nin 9 Eylül tarihinde IŞİD, Nusra Cephesi ve bütün terör örgütlerine karşı mücadele etme kapsamlı anlaşmanın ardından yapılan açıklamaları memnuniyetle karşıladığını ifade eden Caferi, Rusya ve ABD arasında varılan anlaşmanın Suriye’nin bilgisi ve onayı dâhilinde olduğunu ibraz etti.

ABD Uçaklarının Bombardımanı Sonucu 83 Askerimiz Şehit Düştü

Caferi; ABD, İngiltere, Avustralya ve Danimarkalı savaş uçaklarının, Deyrezzor Kenti Havaalanı yakınlarında el Serde Dağında IŞİD terör örgütüne karşı mücadele eden Suriye Ordu Birliklerinin mevzilerini hedef aldıkları acımasız saldırıları karşısında, BM Genel Kurulu tarafından temsil edilen Uluslararası Toplumun herhangi bir kınama, bir kaygı açıklaması ya da şaşkınlık ifadesi dahil hiçbir tepki göstermekten aciz kalmasının büyük bir şok ve şaşkınlık kaynağı olduğunun altını çizdi.

Suriye Ordusu Birliklerinin iki yıldır Deyrezzor’da IŞİD terör örgütü tarafından kuşatılan ve eziyet edilen onlarca vatandaşı kurtardığını hatırlatan Caferi; ABD ve müttefiklerinin düzenlediği bu alçak saldırı sonucunda 83 askerin şehit düştüğünü 100’den fazla askerin de yaralandığını beyan etti.

ABD ve Müttefikleri Mevkilerini Tahliye Eden Yaralı Askerlerimizi Hedef Aldı

ABD ve müttefiklerinin iki gün boyunca süren keşif uçuşları ve sonrasında da 50 dakika süren hava bombardımanı ile IŞİD terör örgütü teröristlerinin, hedef alınan Suriye Askeri Mevkilerine sızmaları için yollarını açma hazırlığı teşkil ettiğine dikkat çeken Caferi; bundan da kötüsü aldıkları darbeden sonra mevkilerini tahliye etmeye çalışan asker ve yaralıların aynı güçler tarafından ikinci defa bombardımana maruz kalması olduğunu dile getirdi.

Bütün keşif uçakları, uydu cihazları, istihbarat kanalları ve sözde “Uluslararası Koalisyona” rağmen savaş uçaklarının IŞİD terör örgütü ile bu örgüte karşı savaşan Suriye Arap Ordusunun ayırt edememesinin ciddi soru işaretlerine yol açtığına değinen Caferi; yüzden fazla ülkeden gelerek Türkiye ve Irak sınırlarından Suriye topraklarına giren binlerce teröristin, terörle mücadele ettiklerini iddia eden ABD ve komutasındaki koalisyon tarafından fark edilmemelerinin de ayrı bir mantıksızlık olduğuna vurgu yaptı.

ABD Suriye’de Terörle Mücadele Bahanesiyle Sivil Vatandaşları Katletti

Caferi konuşmasının devamında: “… Irak’taki mevkilerinden yola çıkarak Suriye çöllerinde 200 km’den fazla yolu silahlarla donatılmış araçları ve binlerce teröristle geçen terör kafilesini de fark edemeyen koalisyon güçleri Suriye topraklarından çaldığı petrolü İsrail’e satarak silah ve saldırılarına finans sağlamak amacıyla Türkiye’ye kaçıran IŞİD terör örgütüne ait binlerce kamyonu da fark etmeyi başaramadılar. Bütün bunlara karşılık yalan ithamlar, provokatif olaylar yaratma, Suriye hükümetini ve dostlarını kötülemek amacıyla Suriyelilerin çektiği acıları kullanarak yalan yanlış raporlar hazırlamada başarılı oldular…” dedi.

Koalisyon Kuvvetlerinin daha önce Rakka Kentinde Duyma ve Konuşma Engellilerin eğitim gördüğü bir ilkokulu yanlışlıkla bombaladığını, Ayn el Arap bölgesinde havadan yardım adı altında attığı silah ve bombaların yanlışlıkla IŞİD terör örgütünün eline geçtiği ve IŞİD terör örgütüne ait bir silah fabrikasını bombalama iddiasıyla Rakka kenti yakınlarında çok sayıda sivil vatandaşımızı katlettiğini hatırlatan Caferi; Halep yakınlarında bulunan Menbec Beldesinde de “Koalisyon Güçleri” tarafından düzenlenen bir bombardımanla yanlışlıkla 200 sivil vatandaşımızın katledildiğini de unutmamak gerektiğini belirtti.

Suriyelilerin Çektiği Acılar Ucuz Bir Propaganda Malzemesi Olarak Kullanılmamalıdır

Son süreçte Suriye Hükümeti ve dostlarının terörle mücadele kapsamında Halep Kırsalında bir insani yardım kafilesini hedef aldığına ilişkin itham ve iddiaların, belli tarafların izlediği iğrenç siyasetin yansıması ve dezenformasyondan ibaret olduğunu ifade eden Caferi; Suriye halkının çektiği acıların, Suriye’de yaşanmakta olan krizi uzatarak ekonomik ve siyasi kazanç sağlamaya çalışanlar tarafından ucuz bir propaganda malzemesi olarak kullanılmasının insan ahlakı ile uzaktan yakından bir ilgisi olamayacağının altını çizdi.

Suriye’nin, ABD ve Rusya arasında varılan anlaşmayı sabote etmeye çalışan taraflara karşı dikkatli olunması gerektiğine dikkat çektiğini hatırlatan Caferi; İsrail’in haftalardır Suriye topraklarını hedef alan askeri saldırılarının, ABD’nin Nusra Cephesi terör örgütüne karşı savaşacağını ilan etmesinden sonra, şiddetlenmesinin İsrail’in teröre desteğinin açık ilanını teşkil ettiğini vurguladı.

BM Misakı ve Uluslararası Kanunlar Nezdinde Suriye’ye Karşı Suç İşleniyor

Caferi; İsrail’in terörü desteklediğine dair, Suriye’nin göndermiş olduğu onlarca mektuba rağmen Barışı Koruma Operasyonu Yönetiminin, Golan topraklarında meydana gelen çatışmalarda yaralanan Nusra Cephesi terör örgütüne bağlı teröristlerin İsrail’deki hastanelerde tedavileri ve İsrail’in teröre her türlü desteği sağlaması karşısındaki korkunç sessizliğini bozmadığının altını çizdi.

Caferi; Türkiye Kara ve Hava Kuvvetlerinin, Suriye topraklarında IŞİD terör örgütü ile mücadeleyi bahane ederek ve uluslararası bütün kanunları çiğneyerek Suriye hükümeti ya da Rusya Operasyon Yönetimi ile herhangi bir koordinasyon talebinde bulunmadan askeri saldırılar düzenlemesinin BM Misakı ve uluslararası kanunlar nezdinde Suriye’ye karşı bir suç teşkil ettiğine dikkat çekti.

Suriye hükümetinin yaşanmakta olan krizin siyasi bir çözümle noktalanması amacıyla Suriyeliler arasında diyalog görüşmelerinin yeniden başlamasına hazır olduğunu bir kez daha vurgulayan Caferi; ancak Suriyelilerin kendi geleceklerini herhangi bir dış müdahaleye maruz kalmadan belirleme haklarının göz ardı edilmemesi gereğinin altını çizdi.

Caferi; Suriyelilerin, ülkelerinin Irak, Libya ya da başka bir ülkeye dönüştürülmesine asla izin vermeyeceklerini ifade ederek Suriye’de siyasi sürecin başarıya ulaşması için bütün tarafların Suriye hükümeti ile tam bir koordinasyon ve işbirliği içerisinde olmasının hayati bir önem arz ettiğini ekledi.

Check Also

Türk Ekonomi Heyeti, 13 Yıl Sonra Halep Ticaret Odası’nı Ziyaret Etti

HALEP (SANA) – Halep Ticaret Odası, Suriye İçin Türk İşadamları Derneği’nden (BSA) bir Türk ekonomi …