Haber Şeridi

Uluslararası Tutum ve Açıklamalar Önemsizdir… Erdoğan ve Davutoğlu Başkalarına Nasihat Verecek Konumda Değiller

ŞAM – Cumhurbaşkanı Beşşar el Esad; Batılı yetkililerin tutum ve açıklamalarında gerek olumlu gerekse olumsuz değişimin ciddiyete alınmasının mümkün olmadığını, çünkü bu yetkililere güvenin olmadığını belirtti.

Suriye’nin Geleceği ve Yönetimi Sadece Suriye Halkı Tarafından Belirlenir

İranlı Haber Kanalı ile bugün mülakatında el Esad; Suriye’nin geleceği ve siyasi yönetiminin hiçbir yabancının değil, tamamıyla Suriye halkının elinde olduğunu vurguladı.

El Esad Suriye, Rusya, İran ve Irak’ın teröre karşı ortak çabalarının başarılı olması gerektiğine dikkat çekerken; aksi halde bölgenin tamamıyla yıkılacağını ifade etti. Terörün bölgenin hegemonyaya alınması ve sömürülmesi için kullanılan yeni bir edattan ibaret olduğunu belirten el Esad; bölge ülkeleri ve halklarının şayet bağımsız olup kalkınmayı istemesi halinde bu teröre karşı savaşmaktan başka hiçbir seçeneği olmadığının altını çizdi.

Terörü Destekleyen Devletler Bu Terörle Mücadele Edemez

Cumhurbaşkanı el Esad; ABD’nin komutasındaki uluslar arası koalisyonun hiçbir faydasının görülmediğini belirten el Esad; öyle ki koalisyondaki devletlerin destekledikleri teröre karşı savaşmaları yada bu bağlamda ciddi olmalarının mümkün olmadığını ifade etti.

El Esad terörle mücadelenin her şeyden önce bu terörü destekleyen, finanse eden ve silahlandıran devletlerin desteklerini kesmelerine zorlanmalarını gerektirdiğinin altını çizdi.

Amaçları Yıkım İçinde Kukla Bir Devlet Kurmaktı

Batılı yetkililerin Suriye konusunda kaybolmuş ve bulanık bir durum yaşadıklarına işaret eden el Esad; tutum ve vizyonlarını netleştiremediklerini söyledi. El Esad bu yetkililerin aynı zamanda planladıkları ve hayata geçiremedikleri projeler karşısında başarısızlık hissinde olduklarını belirtirken, başardıkları yegane hedefin beş yıla yakın süredir yaşanan ölüm ve yıkım olduğunu ifade etti.

El Esad Suriye’nin teröre ve hegemonyaya karşı savaşında büyük bir bedel ödediğine dikkat çekti. Fakat düşmanların asıl hedeflerinin bundan çok daha büyük olduğunu ifade eden el Esad; amaçlarının Suriye’yi yıkıp parçalamakla birlikte mevcut Suriye’den daha başka bir devlet kurmak olduğunu, hegemonyalarına almaları ve halkının zenginliklerini sömürmek olduğunu belirtti. El Esad tamamen planlarının kuklası ve işbirlikçisi bir devlet kurmak istediklerine dikkat çekerken, kendi halklarını da bu konuda aldatıp kandırdıklarını söyledi. Fakat hiç kimsenin halka uzun süre boyunca yalan söyleyemeyeceğini ifade eden el Esad; Batılıların yalanlarının deşifre edildiği gibi er yada geç bu yalanların açığa çıkacağını ifade etti.

Sözlerine devam eden el Esad günümüz dünyasının iletişim ve teknoloji dünyası olduğunu, halkın gerçekleri öğrenmek için birçok olanağa sahip olduğuna dikkat çekerek, Suriye’ye düşman rejimlerin halklarının da bu yalanları deşifre edip gerçekleri idrak ettiklerini söyledi.

O Süreçlerdeki Tüm İlişkiler Aynı Hedefi Taşıyordu

Esad 2Fransa’nın 2008 yılından 2010 yılına kadar Suriye ile güzel ilişkilerinin değişme nedenine ilişkin soruya cevabında el Esad; temelde bu güzel ilişkilerin belirli hedefleri olduğuna dikkat çekti.

El Esad; o zamandaki Sarkozy idaresinin ABD eski başkanı George Bush idaresi tarafından Suriye ile güzel ilişkilerde bulunup siyasi çizgisini değiştirmekle görevlendirildiğini açıkladı. Fransa ve ABD’nin hedefleri arasında Suriye’nin İran’ın nükleer programına ek olarak Lübnan ve Filistin’de ulusalcı direniş güçlerine ilişkin tutumlarını değiştirmek olduğuna dikkat çeken el Esad; aynı zamanda bağımsızlık ve egemenlikten mahrum kukla bir devlet istediklerini belirtti.

O süreçlerde birçok devletin aynı hedeflerle Suriye ile güzel ilişkiler kurmaya çalıştıklarını belirten el Esad; fakat aynı zamanda bu ilişkiler ile bir dizi dayatma ve baskılarda bulunmaya çalıştıklarını söyledi. El Esad üstüne üstlük bu amaçlar karşılığında Suriye’ye ne siyasi ne de ekonomik hiçbir fayda takdim etmediklerine işaret etti.

Efendileri Aynı Olup Rol Paylaşımı Vardır

Batılı diğer devletlerin tutumlarına ilişkin soruya cevabında el Esad; Batılı devletler denildiğinde komple bir sistemin kastedildiğini söyledi.

El Esad bu devletlerin tümünün ABD olan tek bir efendisi olduğunu ifade ederek aldıkları direktifler doğrultusunda tek bir ağızdan konuştuklarını ve aynı safta hareket ettiklerini ifade etti. Açıklamalarında kullandıkları terim ve kelimelerin benzerliğine işaret eden el Esad; fakat yine de bu devletlerin arasında rol paylaşımının bulunduğunu belirtti.

İlerisi Açısından Oldukça Ciddi Bir Tehlike Taşıyor

Bölgede terörü destekleyen devletlerin tutumları sonucunda bölgeyi tehdit eden tehlikeye ilişkin soruya cevabında el Esad; genel olarak bölgede bulunan terörün ‘İslami terör’ olduğuna dikkat çekti.

Bu terörün temelde gerçek İslam ile hiçbir ilişkisi olmadığının altını çizen el Esad; belirli hedefler yönünde kasıtlı bir şekilde bu cemaatlerin İslam örtüsü altında faaliyet gösterdiklerini belirtti. Amacın bölge halklarını fitne ve bölücülükle parçalayıp zayıf düşürmek olduğuna dikkat çeken el Esad; en tehlikeli şeyin toplumları parçalamak ve zayıf düşürmekle kendi anlaşmazlıkları arasında oylanmalarını sağlayıp hiçbir alanda kalkınmalarına izin vermemek olduğunun altını çizdi.

Sözlerine devam eden el Esad; bunun yanında fitne ve karanlık ideolojiden başka bir şey bilmeyen, vahşet ve barbarlığın zirvesinde olan söz konusu bu cemaatlerle birlikte nasıl bir neslin yetişeceği sorusuna dikkat çekti. El Esad karanlık ideolojiye sahip olan, şiddet ve fitne ideolojisiyle parçalanmış bir toplumun oluşmasının yol açacağı tehlikeye vurgu yaptı.

Suudi Rejimi Bu Konulardan Söz Edebilecek Son Rejimdir

Dünyanın Suriye’deki krizin siyasi çözümüne ikna olmasına rağmen Suudi Arabistan’ın çözüm için kendisinin görevden çekilmesi koşulunda ısrar etmesi yönündeki bir soruya cevabında el Esad; bir kez daha kim olursa olsun Suriye halkı haricinde hiçbir tarafın Suriye’de yönetim yada ulusal egemenlik kapsamında düşen herhangi bir karara müdahale etme yetkisine sahip olmadığının altını çizdi.

Sözlerine devam eden el Esad; Suudi krallık rejimi ve daha başka kimi devletlerin insan hakları, demokrasi, seçim ya da halkın yönetime katılımı gibi mevzulardan söz etmelerinin mantıksızlığına dikkat çekti. El Esad; Suudi rejimi ve benzeri ülkelerin bu gibi konulardan söz edebilecek son rejimler olduğunu, hatta hiçbir şekilde söz etme hakkına sahip olmadıklarını belirtti.

Erdoğan ve Davutoğlu Başkalarına Nasihat Verecek Konumda Değiller

Türkiye’de ihvancı rejim başkanı Recep Tayip Erdoğan’ın Suriye’ye karşı ısrarcı tutumları konusunda ise el Esad; Erdoğan’ın kendi toplumu ve ülkesinde boşluklar yarattığını Türkiye’nin bizzat içinde bölünme ve fitneye yol açtığını belirtti.

Türkiye’nin uzun yıllar süren bir istikrar yaşadığına işaret eden el Esad; Erdoğan’ın bölünme ve fitne dolu konuşmaları, etnik ve dini ayırımcı tutumları sonucunda Türkiye’yi getirdiği konuma vurgu yaptı.

El Esad; “Ne Erdoğan ne de Davutoğlu’nun dünyada hiçbir devlete veya hiçbir halka nasihat verecek konuma sahip değiller.. kısacası bu tüm netliği ile bir gerçektir..” ifadesini kullandı.

İçerde Boşluk Bulunmasaydı Dış Müdahale Başarılı Olamazdı, Fakat…!!!

Suriye’deki krizin nedeninin yurtiçi mi yoksa yurtdışı olduğuna ilişkin soruya cevabında el Esad; yurtiçinde boşluklar olmadan hiçbir dış müdahalenin bu denli olumsuz etki yaratmasının mümkün olmadığını ifade etti.

El Esad Suriye’de krizin başladığı ilk andan beri yurtiçinde kapatılması gereken bir kısım boşlukların bulunduğunu, bir kısım konularda reform ve değişimin olması gerektiğini belirttiğini hatırlattı. Fakat bu boşlukları kapatmak ve reformları hayata geçirmenin sorumluluğunun daha çok devlete düşse de, bu bağlamda istisnasız tüm Suriyelilere de bir sorumluluk düştüğünün altını çizdi.

Tüm bunlara rağmen Suriye’ye yapılan dış müdahalenin etkisinin inkar edilemez olduğunu ifade eden el Esad; ta ilk başlarda protesto gösterilerine çıkmaları ve kaos yaratmaları için ödenilen paralardan günümüzde en gelişmiş silahlar ve dünyanın her yerinden radikalleri toplayıp donatmak için harcanılan paraların miktarına dikkat çekti.

El Esad Suriye’de ilk başta protesto edilen konuların siyasi yollarla çözüldüğüne işaret ederken; bunların arasında halkın istediği gibi anayasanın değiştirildiğini, seçim kanunlarının yeniden düzenlendiğini belirtti. Devletin halkın tüm taleplerine olumlu karşılık verdiğini belirten el Esad; fakat bu halkı provoke eden ve onlara para ödeyen dış mihrakların amacının netleşmesiyle ulusal egemenlik ve bağımsızlıktan ödün vermenin kesinlikle mümkün olmadığının altını çizdi.

El Esad sonuç itibarıyla halkın ilk başlarda bulundukları tüm taleplerin yerine getirildiğini gören dış mihrakların, asıl amaçlarına ulaşmak için silah ve terör faaliyetlerine geçtiklerini belirtti.

Teröre Desteklerine Örtü Amacıyla Sorumluluğu Kişiye Yüklemeye Çalıştılar

Suriye’nin halkın tüm taleplerini yerine getirmeleri ardından amaçlarına ulaşamayan Türkiye rejimi ve batı yanlısı rejimlerin yandaş medyalarıyla birlikte teröre destek vermeye başladıklarını belirten el Esad; bu desteklerine örtü teşkil etmek amacıyla da ‘Suriye’de asıl meselenin cumhurbaşkanı olduğunu’ öne sürüp her şeyin sorululuğunu ona yüklemeye başladıklarını ifade etti. El Esad böylece Suriye’de ölüm ve yıkımın sorumluluğunun terör örgütleri ve onları destekleyen devletlere değil de, cumhurbaşkanı ile temsil olan belli bir şahısa yüklemeyi planladıklarına dikkat çekti.

Sözlerine devam eden el Esad; Suriye’de yönetimin sadece ve sadece Suriye halkı tarafından belirleneceğini bir kez daha belirtirken, halkın vereceği kararın tartışmasız derhal hayata geçirileceğini vurguladı.

Bölgede Buna Model Ülkeler de Vardır

Demokratik ve çağdaş her ülkede yöneticinin terör ve kaosla değil, seçim ve kanunlarla belirlendiğini ifade eden el Esad; başta Halk Meclisi olmak üzere kurum ve anayasaların başkanı belirlediğini belirtti.

El Esad dış tarafların hiçbir şekilde hiçbir devlette yönetimi belirleme hakkına sahip olmadığını belirten el Esad; herkesin bildiği gibi başka devletler tarafından seçilen yöneticilerin o devletlerin kuklası ve işbirlikçisi olarak kalacağının altını çizdi. El Esad bölgede buna model ülkelere işaretle yöneticisi dış devletlerin kuklası olan ülkelerin de iç meselelerinde ve halkının çıkarlarında bile egemenlik ve bağımsızlıktan yoksun olduklarının altını çizdi.

El Esad bunun daha önce Suriye’de olmadığı gibi, gelecekte de olmayacağını vurguladı.

Sonuç İtibarıyla Ulusal Onur ve Bağımsızlıktan Ödün Vermek Mümkün Değildir

Esad 3Krizi daha önce olduğu gibi idare etmeye devam edip etmeyeceğine ilişkin soruya cevabında el Esad; sonuç itibarıyla hayatta ana başlıkları belirleyen ayrıntılar olduğuna işaret etti. El Esad zaman le değişenin de ana başlıklar değil, ayrıntılar olduğunu ifade ederken Suriye’de yaşanan krizin başta yetkililer olmak üzere herkes için önemli bir ders kaynağı teşkil ettiğini belirtti. Yaşadığımız her günün içinde yeni bir şeyler öğrendiğimizi söyleyen el Esad; dolayısıyla doğal olarak değişimin olacağı kesindir.

Sözlerine devam eden el Esad fakat bu değişimin ana başlıklarda olmayacağına vurgu yaparken; baştan beri Suriye’nin teröre karşı savaşacağını belirttiğini, günümüzde ise bu kararına daha büyük bir azim ve kararlılıkla tutunduğunu ifade etti. El Esad Suriye’nin baştan beri bizzat Suriyeliler arasında diyalog aracılığı ile siyasi çözümün olması gerektiğini, bu çözümde hiçbir taraftan dış müdahalenin kabul edilemez olduğunu belirttiğini hatırlatırken, günümüzde bu kararına daha sıkı bağlandığını söyledi.

El Esad sonuç itibarıyla değişimin ulusal onur, egemenlik ve bağımsızlıkta olmasının kesinlikle mümkün olmadığını ifade etti.

Silah Taşıyanlarla Bir Koşulda Diyaloga Geçilir

Suriye’deki silahlılarla diyaloga geçme olanağına ilişkin soruya cevabında el Esad; doğal olarak hiçbir devletin teröristlerle diyaloga geçmez olduğuna dikkat çekerken, teröristlerin her vatandaş gibi kanunlarca yargılanıp onlardan hesap sorulması gerektiğini belirtti. Fakat Suriyeli silahlıların, silahlarını bırakmaları, devletin kanunları ve yasalarına dönmeleri koşulunda Suriye devletinin onlarla diyaloga geçebileceğini açıklayan el Esad; bunun da birçok bölgede ulusal uzlaşma çabaları kapsamında meydana geldiğine dikkat çekti.

El Esad ulusal uzlaşma çabalarının birkaç yerde başarılı olmamasına rağmen birçok yerde başarı kaydettiğini ve bu bölgelerde silahlıların normal yaşamlarına dönmeleriyle güvenlik ve istikrarın sağlandığını belirtti. Suriyeli silahlıların önemli bir kısmının muhtelif tür maddi ve manevi baskılar altında silah taşıdıklarının bilindiğine dikkat çeken el Esad; devletin vatandaşların koşullarını ve çıkarlarını dikkate alması gerektiğine işaret etti.

Sözlerine devam eden el Esad; fakat bunların yanında tekfirci karanlık ideolojiden başka bir şey tanımayan, ölüm ve tekfircilik yayan radikal grupların bulunduğuna dikkat çekerken, bu tür teröristlerin ne diyaloga ne de siyasi çözüme inanmadıklarını söyledi. El Esad bunların; öldürme, yıkım ve terörü dinin bir parçası olarak gördüğünü, çarpıtılmış ilke ve tekfirci ideolojiyle cihatta bulunup cennete gideceklerini düşündüklerini söyledi.

Bu gibi ideolojiye sahip teröristlerle diyalog ve uzlaşmanın kesinlikle mümkün olmadığını ifade eden el Esad; temelde de ne kendilerinin ne de devletin bunlarla diyaloga geçme arzusunda olmadığını belirtti.

Böyle Bir Savaş Tüm Dünya Halklarının Çıkarlarına Hizmet Edecek

Terör örgütlerin bölge ve halklarına verdiği zarara ilişkin soruya cevabında el Esad; gerek Kaide Örgütü, gerek onun Suriye kolu Nusra Cephesi, gerek sonuncuları IŞİD ve ya benzerleri tüm terör örgütlerin bölgemiz ve toplumlarımızda mevcut olan derin ve uzun sapıklığın olgusu olduklarını belirtti.

Bu sapıklığın İslam dininin tefsirine başlanması ve İslam dinini yanlış bir şekilde yorumlayıp tefsir eden Vahhabi hareketiyle başladığına dikkat çeken el Esad; İslam dininin birçok durumda yanlış ve çelişkili bir şekilde yorumlanıp çarpıtıldığını belirtti.

Bunun toplumlar ve halklar açısından teşkil ettiği tehlikeye dikkat çeken el Esad; ölüm, yıkım ve terörle birlikte bu yanlış ve çarpıtılmış ideolojiye karşı savaşmanın gerektiğini vurguladı. El Esad böyle bir savaşın kuşkusuz ki tüm halkların ve dünyanın çıkarları için bir zafer niteliği taşıyacağının altını çizdi.

Tüm Bölgeyi Hedef Alan Terörün Devam Etmesi İçin Güç Dengesini Amaçlıyor

ABD komutasındaki uluslar arası koalisyonun başarısızlık nedenine ilişkin soruya cevabında el Esad; bir hırsızın hiçbir zaman polis görevi yapamayacağını söyledi. Dolayısıyla da terörü destekleyen devletlerin, destekledikleri terörle mücadele etmelerinin mümkün olmadığını belirten el Esad; bir yıl birkaç aydır teşkil edilen bu koalisyonun hiçbir olumlu etkisinin görülmediğini söyledi.

El Esad tam tersine bu koalisyonun sözde operasyonlara başlamasından beri tekfirci terörün daha çok yayıldığına dikkat çekerek, koalisyondaki devletlerin bizzat kendilerinin bu teröre destekle yetinmeyip ona siyasi örtü ve finans temin ettiğini belirtti.

60 devletten oluşan koalisyonun Suriye ve Irak’ta günde 60 sorti gerçekleştirdiklerine işaret eden el Esad; Suriye hava güçlerinin tek başına bulunduğu operasyonun basit bir bölümünü bile oluşturmadığını söyledi.

Bir diğer önemli noktanın ABD ve koalisyondaki diğer devletlerin terörle mücadele ettiklerini iddia ettikleri bir zamanda bunların en yakın müttefikleri Türkiye’deki rejimin sınırlarını çok uluslu tekfirciler önünde ardına kadar açık tutmasının mantıksızlığına işaret etti. El Esad bu devletlerin yakın müttefiki ve hatta koalisyon dahilinde olduğunu iddia eden Türkiye’deki rejimin teröristlere geçit, barınak, eğitim ve silah desteğinde bulunmakla yetinmediğini beşeri kaynaklarla da besleyip onlara finans sağlamayı kolaylaştırdığını belirtti.

Sözlerine devam eden el Esad ABD ve ya kim olursa olsun terörle mücadele etmek isteyen devletlerin ilk başta terörü destekleyen ve müttefikleri olan devletleri bu desteklerini kesmelerine zorlamaları gerektiğinin altını çizdi.

Bu devletlerin Suriye ve Irak’tan sonra tüm bölge devletleri ve halklarını hedef alan terörün devam etmesinden başka bir amaçları olmadığını vurgulayan el Esad; dolayısıyla mevcut güçler arasında dengeyi sağlamaya çalıştıklarını ifade etti.

Ben Irak’ta, Yemen’de, Libya’da yada Terörün Bulunduğu Daha Başka Ülkelerde Yokum

Suriye’de savaşın devam etme nedeninin cumhurbaşkanı olduğu bahanesini öne sürenlere ilişkin soruya cevabında el Esad; kendisinin Irak, Yemen, Libya ve terörün bulunduğu daha başka devletlerde bulunmadığını söyledi. El Esad bahane buysa neden bu devletlerde terör ve savaşın devam ettiği sorusuna dikkat çekti.

Bir ikincisi IŞİD’in temel olarak Suriye’de değil de Irak’ta Amerikalıların özellikle güvenliği sözde kontrollerinde tuttukları 2006 yılında oluşturulduğuna vurgu yapan el Esad; IŞİD komutanlarının tümünün Irak hükümetinin değil, ABD’nin idaresindeki hapislerden çıktıklarını belirtti.

El Esad Batılı yetkililerin de itiraf ettikleri gibi Kaide ve diğer tekfirci teröristlerin Afganistan’da Sovyetler Birliğine karşı savaşmaları için ABD ve müttefikleri tarafından teşkil edildiklerinin herkes tarafından bilinen bir gerçek olduğuna dikkat çekti.

Terörü Destekleyen Devletlere Mesaj

Terörü destekleyen devletlere nasıl bir mesaj yöneltmek istediğine ilişkin soruya cevabında el Esad; Suriye’nin her daim terörün kontrol altında tutulamayacağını belirttiğini hatırlattı. Terörün cepte bir akrep ya da yılana benzediğini bir kez daha belirten el Esad; ilk fırsatta onu destekleyeni ve besleyeni ısıracağını söyledi.

El Esad nitekim terörün maalesef bu devletlere ulaştığını ifade etti.

Sonuç itibarıyla tehlikenin terörle sırlı kalmadığını belirten el Esad tekfirci ideolojinin her şeyden daha tehlikeli olduğunu belirtti. El Esad dolayısıyla Suriye, Rusya, İran ve Irak’ın katılımıyla teşkil edilen koalisyonun teröre karşı zafer kazanmasının özellikle bölge halkları olmak üzere tüm dünya halklarının güvenliği, istikrarı, geleceği ve kalkınması açısında ciddi bir önem taşıdığının altını çizdi.

Suriye ve Irak’ta Terör Örgütlerin En Önemli Komutanları Avrupalı

El Esad Suriye ve Irak’ta teröristlerin büyük çoğunluğunun İslam ülkelerinden olmalarına rağmen bağlı oldukları terör örgütlerin en önemli komutanlarının Avrupalı olduğuna dikkat çekti. Bu terör elebaşlarının da genel olarak zengin ve gelişmiş toplumlardan oluşan Kuzey Avrupa ülkelerinden olduklarına işaret eden el Esad; bölgemize oldukça uzak bu ülkelerden gelmeleriyle terörün sınır tanımadığı gibi terörü kontrol etme ya da siyasette oyun kartı olarak kullanmanın tehlikesini yansıttığını ifade etti.

Batılı devletlerin bu gerçeği idrak etmeye başladıklarını ifade eden el Esad; fakat bunu itiraf edemediklerini, itiraf etmeleri halinde kendi kamuoyları dahilinde siyasi intihar etmiş olacaklarını belirtti.

El Esad Batılı ve bölgesel kimi devletlerin hatalarını itiraf edip kendi dar çıkarları ve seçim hamleleri için yanlış yaptıklarını itiraf edip halklarının çıkarlarını ve güvenliğini ciddi tehlikeye maruz bıraktıklarını kabullenecekleri günün er ya da geç geleceğini ifade etti.

Vatanını Savunduğun ve Bu Yönde İnandığın Bir Davan Olduğunda Başkalarının Söylediklerini Önemsemezsin

Muhtelif yabancı medya araçlarında Suriye aleyhine haberlere ilişkin soruya cevabında el Esad; karşı tarafın nasıl ve ne düşündüğünü takip etmek için muhtelif yönlü medya araçlarını sürekli izlediğini söyledi.

El Esad Suriye’de krizin başladığı ilk anlardan beri Suriye ve halkına karşı büyük bir medya hamlesi başlatıldığına dikkat çekerken, krizin ilk başta medyatik ve psikolojik saldırılarla başladığını hatırlattı. İlk başlarda özellikle Arap medyası olmak üzere yerel, bölgesel ve evrensel düzeyde büyük bir etki yarattığına işaret eden el Esad; fakat yaklaşık bir yıl sonra tüm gerçeklerin deşifre edilmesiyle bu medyanın Suriye ve bölgede etkisinin azaldığını söyledi. El Esad dolayısıyla hala gerçekleri çarpıtan medya araçlarının daha çok kendi kamuoylarını kandırdıklarını ifade etti.

Bir diğer noktanın ise vatanını savunduğun ve de bu yönde haklılığına inandığın bir davan olduğunda başkasının söylemlerinin önemsiz kaldığını belirten el Esad; bu durumda her şeyden önemli olanın vatanını kararlılıkla savunman ve halkının çıkarlarını korumak olduğunun altını çizdi.

El Esad birçok medya aracının yanı sıra kimi devlet yetkililerinin güvenirlik ve dürüstlüklerini yitirdiklerini ifade ederken, bunları sadece karşı tarafın ne düşündüğünü takip etmek için izlediğini söyledi.

Suriyelilerin Mülteci Olmaları Elbette Acıdır, Fakat Batılıların İnsani Acıların Ticaretini Yapmaları Daha Acıdır

Suriyeli mültecilerin görüntülerine ilişkin soruya cevabında el Esad; bunun kuşkusuz olarak acı verici bir durum olduğunu belirtti.

El Esad Suriye’nin coğrafi yapısı ve toplumunun yapısı itibarıyla Osmanlı tarihinden önce eski tarihte bile her daim zor durumda olan insanların güvenli ve sıcak barınağı olduğunu belirtti. Modern tarihte de Ermeniler, Filistinliler, Kuveytliler, Iraklılar, Lübnanlılar ve daha başkalarına da model bir misafirperverlikle kucak açtığına dikkat çeken el Esad; bu özelliğe sahip olan tarih ve medeniyetin beşiği sayılan Suriyelilerin mülteciye dönüşmelerinin kuşkusuz acı olduğunu ifade etti. El Esad belki de bunun Suriyelilerin tarihinde asırlar boyunca unutulmayacak kara bir leke olarak kalacağını ifade etti.

Fakat Batılı devletler ve Batı medyası tarafından siyasi ve ticari bir durum olarak ele alınmasının daha acı olduğunu ifade eden el Esad; acı veren insani bir facia olduğunu iddia ettikleri bir zamanda bu insanların mülteciler olmalarının ana nedeni olan teröre her türlü desteği sürdürdüklerine vurgu yaptı. El Esad Batılı devletlerin aynı zamanda Suriyelilerin mülteci olmalarına yol açan bir ikinci nedeni olan ekonomik yaptırımlarına da dikkat çekti.

Tarih Boyunca İlişkilerimiz Karşılıklı Saygı ve Güvene Dayalıdır

Rusya ve ABD arasındaki müzakere ve diyaloglar, iki ülkenin Suriye’nin geleceğinin şekillendirilmesine müdahale ettikleri ve bunun Suriye açısından kırmızı çizgi oluşturup oluşturamadığı konusunda ise el Esad, Suriye ile Sovyetler Birliği arasındaki eski ilişkilerin ve şu an Rusya ile sürdürülen ilişkilerin 60 yıllık bir geçmişe dayandığını belirterek bu ilişkiler süresince ve özellikle yaşanan kriz sırasında Suriye’ye hiç bir dayatmada bulunulmadığının altını çizdi.

Rusya ile ABD arasındaki diyalogun Suriye’ye müdahale amacı taşımadığını, diyalogun iki taraf arasında sürdürüldüğünü belirten el Esad, müdahale ilkesine dayanan tarafın ABD olduğunu, diğer tarafın ise bu müdahale ve hegemonya, uluslararası güvenlik konseyi kararları ve BM misakının ihlal edilmesini engellemek isteyen Rusya olduğuna dikkat çekti.

El Esad, iki ülke arasındaki diyalogun Suriye’de terör sorununa çözüm bulmayı amaçladığına işaret ederek bu diyalogun Suriye halkı ve tüm dünya halklarının çıkarına olduğuna inandığını vurguladı.

Ruslar Bizi Suriye’deki Duruma İlişkin Her Konuda Bilgilendiriyor

Rusya ile Suriye arasında sürekli bir temas bulunduğuna değinen el Esad, ” Ruslar bizi diğer ülkelerin gündeme getirdiği görüşler dahil Suriye’deki duruma ilişkin her konuda bilgilendiriyor . İki ülke arasındaki ilişkiler oldukça şeffaf” dedi.

Moskova – 3 görüşmeleri ve muhaliflerle ciddi bir anlaşmaya varılıp varılamayacağı konusunda ise Cumhurbaşkanı el Esad, “aynı mekanizmalarla çalışılacaksa elbette bir anlaşmaya varılması imkansız. Elleri Suriye halkının kanına bulanmış Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar gibi ülkelerde yada batıda oluşturulmuş bir muhalif grupla anlaşma sağlanması imkansız çünkü bu muhalefet mutlaka destek aldığı ülkelerin ajandalarını uygulayacaktır. İşbirlikçi olan şahısları muhatap alarak hiç bir sonuca ulaşılamaz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı el Esad, ancak Suriyeliler birbirleriyle diyalog kurarsa bir sonuca ulaşılabileceğine vurgu yaparak Moskova görüşmelerinin bu açıdan önem kazandığını, Cenevre görüşmelerinden farklı bir mekanizmayla işlediğini ifade etti.

Cenevre konferansının geçiş dönemi hükümeti üzerine kurgulandığına dikkat çeken el Esad, Suriye’nin bunu kesinlikle reddettiğinin altını çizdi.

Biz Olumlu Yaklaştık

İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in girişimin değerlendiren el Esad, İran Dışişleri Bakanlığının İran’ın girişimi konusunda gündeme getirdiği ilkeleri onayladıklarını söyleyerek fakat herhangi bir siyasi çalışmanın başarısı yada başarısızlığının bir çok ayrıntıya bağlı olduğunu ekledi.

El Esad, “İran Dışişleri Bakanıyla Suriye ziyareti sırasında bu ayrıntıları tartıştık. Ardından iki ülke dışişleri bakanları yetkilileri bu girişime son şeklini vermek amacıyla görüşmelerini sürdürdü. Bu dönemde tek değişen şey Rusya’nın önerisi ve Başkan Putin’in girişiminin ortaya çıkması, girişime ve özellikle terörle mücadeleye ilişkin açıklamaları oldu” diye belirtti.

Suriye açısından söz konusu girişimlerle birlikte İran rolünün önem kazandığına değinen el Esad, son şeklinin verilmesi ve ayrıntılarının belirlenmesi ardından bu girişimin açıklanacağına işaret etti.

Çin Rusya’nın Rolünü ve Putin’in Terörle Mücadeleye İlişkin Girişimini Destekliyor

Lazkiye limanına Çin savaş gemisi ve Rus uçak gemisinin ulaşmasına ilişkin ise el Esad, Çin’in askeri yönden terörle mücadeleye katılmadığını, Çin’in Rusya’ya ve Rus çabalarına, Başkan Putin’in terörle mücadele girişimine destek veren tutumunu açıkça ifade ettiğini belirterek bu girişime Rusya’nın Suriye’deki son askeri varlığının da dahil olduğuna işaret etti.

Rus savaş gemisi konusunda ise, Rusya’nın Suriye’deki havalimanlarında varlık gösterdiğini, dolayısıyla uçak gemisine gereksinim olmadığını vurguladı.

El Esad, Rus Savunma Bakanlığının hava operasyonlarının başladığını resmi olarak açıkladığını, her şeyin aleni şekilde yapıldığını söyleyerek Rusya’nın kara değil hava operasyonları yapacağını açıkladığını, askeri yardımların da bu kapsamda yapıldığını dile getirdi.

Suriye İran ve Hizbullah Arasındaki Stratejik İlişkiler Olmasaydı Bölge Bağımsızlık Açısından Şu Anki Durumunda Olmazdı

Cumhurbaşkanı el Esad, Suriye, İran ve Hizbullah arasındaki stratejik ilişkiler olmasaydı bölgenin bağımsızlık açısından şu anki durumunda olamayacağını belirterek ” bölgede bağımsız bir devlet ya da bağımsız bir hükümet dolayısıyla bağımsız bir halk olmazdı” dedi.

Suriye ve İran’ın stratejik müttefik olduğuna dikkat çeken el Esad, iki ülkenin birbirine güç kattığının altını çizdi.

Önemli Olan Bağımsız Karara Sahip Olmaktır

el Esad 1İran ile ortak çıkarların odaklandığı alanlar konusunda ise el Esad, bağımsızlık alanında ulusal kararın tüm alanları kapsadığını belirterek bağımsız olduğumuz zaman siyasi ve ekonomik alanda işbirliği kurabiliriz, önemli olan bağımsız karara sahip olmak ve daha fazla ülkenin batının hegemonyası altına girmesini engellemektir diye ekledi.

İran Dini Liderinin Suriye’nin istikrarı ve halkının terörle mücadelesinde oynadığı rol konusunda ise el- Esad, aradaki yaş farkına rağmen İran dini lideriyle ilişkilerinin kardeşçe ilişkiler olduğunu ifade ederek “bizim açımızdan ilkesel ve şeffaflık bakımından özel sıfatları olan bir şahsiyettir. Kanımca bu sıfatlar İran siyasetiyle ve İran halkının ilkeselliğiyle uyumludur. Ülkelerin ilkelerini ve çıkarlarını kısa vadeli siyasi taktiklere yada fırsatçı siyasi taktiklere değil ilkelere dayanarak koruması açısından yeni bir model geliştirmiştir. İran dini liderinin Suriye krizine sunduğu budur. İran siyaseti İran Dini Liderinin tutumlarının devamı niteliğindedir. İran’ın Suriye’ye verdiği destek halkçı bir destektir. Fakat dini liderin oynadığı temel rol Suriye’nin maruz kaldığı vahşi savaşa karşı direnebilmesi, terörle ve onu destekleyen ülkelerle mücadele edebilmesi amacıyla Suriye kurumlarına destek verme şekli ve mekanizmasını yönlendirici bir roldür” diye konuştu.

İran Halkı İlkelidir ve Suriye’ye Vefalı Bir Halktır

İran’ın Suriye halkına verdiği destek konusunda ise el Esad, İran halkının ilkeli ve 8 yıl süren savaşında kendisine destek veren Suriye’ye vefalı bir halk olduğuna dikkat çekerek İran halkı ve yöneticililerinin Suriye’nin tutumlarını ve bu savaş sırasında verdiği desteği unutmadıklarını ifade etti.

Hac Suudi Arabistan’a Özgü Bir Olay Değildir

Suudi Hükümetinin Mina faciasıyla ilgili gerçekleri gizlemesi konusuna değinen el Esad, siyasi yönü bir yana hac törenlerinin idaresi konusunda yaşanan kargaşanın ilk olmadığına dikkat çekerek kutsal mekanların bir ülkenin egemenliği altında bulunması ile bunu kendilerinin özel mülküymüş gibi ele almaları arasında önemli bir fark bulunduğunu söyledi.

Evlatlarını kaybeden birçok dünya ülkesi için bu olayın acı verici olduğunu belirten el Esad, Suudi Arabistan’ın 4 yıl boyunca siyasi nedenlerden dolayı Suriyeli haccıların hacca gitmesini engellediğine, bunun tehlikeli bir gelişme olduğuna işaret etti.

Bu nedenle İslam alemi düzeyinde haccın idaresi ve kimin idare edeceği konusunun gündeme geldiğine değinerek haccın Suudi Arabistan’a özgü bir olay değil uluslararası İslami bir olay olduğunun altını çizdi ve bu konunun İslam ülkeleri düzeyinde ciddi şekilde tartışılması gerektiğini vurguladı.

Muhalefetin yönetimi bırakmasını talep etmesine ilişkin ise el Esad, buna halkın karar vereceğini söyleyerek “bu nedenle haklı olduklarına inanıyorlarsa eğer neden halkı ikna etmeyi denemiyorlar? Suriye halkı kurumları yada seçimler yoluyla kimin başkan olacağına karar verecek. Geçen yıl seçim düzenlendi siz neredeydiniz? Sokağa hiç bir etkiniz yok. Halk kararlarını başka bir ülkede alanlara saygı duymaz ve halkın üzerindeki etkisi sıfır olacaktır. Gidişim sorunu çözecekse gitmekte bir an bile tereddüt etmem” dedi.

Gerçek Muhalif Halka Ait Olandır ve Vatansever Olmayan Her Şahıs İşbirlikçidir

Muhaliflere verdiği mesajda el Esad, gerçek muhalifin halka ait olduğunu belirterek vatandaşın sorunları, beklentileri ve talepleriyle ilgilenir ve çıkarları için çalışırlarsa eğer halkın onları temsilcisi olarak göreceğini ve ülkesinde rol oynayabileceğini dile getirdi.

El Esad, başka bir ülkeye tabi olanların muhalif olarak adlandırılamayacaklarına dikkat çekerek muhalefetin vatanseverlik olduğunu, vatansever olmayan muhalif bulunmadığını vatansever olmayan her şahsın muhalif değil işbirlikçi olduğunu vurguladı.

Yetkililer Ancak Siyaseti Bırakınca Doğruyu Konuşabiliyor

Dünya liderlerine verdiği mesajda ise el Esad, “halklarına gerçekleri söyleyebilmeleri gerekiyor. Fakat ne yazık ki gerçekleri siyaseti bıraktıktan sonra söylüyorlar. Onlar sadece seçim kaygısı taşımaktalar ve bunun için çalışmaktalar. Onlara seçimler için değil ulusal çıkarları için çalışmaları gerektiğini söylemek istiyorum. Terörü desteklemek sadece bizim halkımıza değil sizin halkınıza da zarar verecektir ve terör size dönmeye başladı bile. Şu an gördükleriniz buz dağının görünen kısmı sadece” diye konuştu.

R.H.

Check Also

Lider Ahmed El Şara, Yeni Suriye’deki Askeri Kurumun Şeklini Görüşmek Üzere Askeri Gruplarla Bir Araya Geldi

ŞAM (SANA) –  Bugün Lider Ahmed El Şara, yeni Suriye’deki askeri kurumun şeklini görüşmek üzere …