ŞAM – İran Cumhurbaşkanı Dr. İbrahim Reisi, geçmişte Suriye’nin yanında yer alan İran’ın bundan sonra da böyle kalacağını, Suriye halkının sürekli yanında olmaya ve direniş eksenini desteklemeye kararlı olduğunu belirtti.
Suriye Arap Haber Ajansı “SANA” ve Al Suriye TV’ye verdiği özel bir röportajda Reisi, Suriye’nin kendisine yönelik tehdit ve yaptırımlara rağmen adalet ve barışı sağlamak için küresel şer güçlerine karşı durması nedeniyle Suriye’nin pozisyonunun haklı ve doğru olduğunu vurguladı.
Reisi, Amerikalıların terör yoluyla ulaşamadıkları hedeflerine ulaşmak için Suriye’deki bazı bölgeleri işgal ederek zenginliklerini yağmaladıklarına ancak Suriye halkının direnişinin planlarını boşa çıkaracağına ve zaferin en nihayetinde Suriye’nin müttefiki olacağına işaret etti.
Reisi, Suriye’ye komşu ülkelerin kaygılarının çözümünün tüm Suriye topraklarının devletin egemenliğine geri verilmesi olduğuna işaret ederek, Suriye topraklarının hiçbir noktasında Türk askerinin bulunmaması gerektiğini vurguladı.
Röportajın Tam Metni:
Spiker: İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi Şam’a hoş geldiniz.
Reisi: Suriye halkı, hükümeti ve Ekselansları Cumhurbaşkanı Beşşar Esad’ın sıcak karşılamasından dolayı size ve sevgili Suriye halkına çok teşekkür ederim.
Soru: Suriye ile İran arasında 45 yılı aşan seçkin, güçlü ve köklü ilişkilerin sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz ve bundan sonraki boyutlarını nasıl görüyorsunuz?
Reisi: İran’da İslam devriminin zafer kazanmasının ardından Suriye-İran ilişkileri yeni bir şekil ve imaja tanık oldu. Merhum Cumhurbaşkanı Hafız Esad’ın devrimin zaferinden sonraki tutumları, Filistin davasına, kurtuluşa yönelik seçkin duruşlardı. Cumhurbaşkanı Hafız Esad sık sık direniş eksenine desteğini açıklamış, Siyonist varlığa karşı haklı ve güçlü duruşları Cumhurbaşkanı Beşşar döneminde de devam etmiştir. Esad, Suriye kendisini direniş ülkelerinin en önünde ve ön saflarında konumlandırdığında, bu ittifakta prestijli, Siyonist varlığa karşı duran herkesle işbirliği yapan ve Devlet Başkanı Esad bu pozisyonları teyit ettiği sürece, İran’da, İmam Humeyni Hazretleri’nin Filistin meselesini İslam aleminin birinci meselesi ve Kudüs’ü özgürleştirme meselesi olarak ilan etmesiyle, Filistin halkıyla birlikte Siyonist oluşuma karşı durmanın İran dış politikasının birinci meselesi haline geldiğini gördük. Öncelik her zaman Kudüs’ü Şerif’in kurtarılması olup İslam birliğinin sağlanması için Hazretleri, tüm Müslümanlar bu günü ve Kudüs’ü özgürleştirmenin önemini dikkate alsınlar diye, mübarek Ramazan ayının son Cuma gününü Kudüs için uluslararası bir gün ilan etmiştir.
Reisi: “Siyonist varlık ve ABD liderliğindeki şer ekseni Suriye’ye karşı çeşitli komplolar ördükçe iki ülke arasındaki ilişkiler güçlendi ve istikrarlı bir şekilde arttı. Bu gruplar nasıl kuruldu? Nasıl desteklendi ve Suriye’ye girişlerini kim kolaylaştırdı? Burada Amerikalıların kendi açıklamalarına dayanmak istiyorum, Amerikan seçimleri için adaylardan biri dedi ki: IŞİD’i yaratan biziz, Amerika’nın açık bir şekilde itirafı ve tüm dünyanın gözü önünde net bir kabuldür, peki, IŞİD’e karşı savaşmak istediklerini nasıl iddia ediyorlar? Çelişkileri ortada, IŞİD’i ve tekfirci grupları yarattılar, Amerika ve Batı’nın Suriye’ye yönelik tehdit ve yaptırımlarına rağmen savaşmak istediklerini söylüyorlar. Suriye’nin pozisyonunun haklı ve doğru olduğuna inanıyoruz. Suriye adaleti sağlamak ve barışı sağlamak için küresel şer güçlerine karşı duruyor. Bizler İran’da ve imam Haminei’nin liderliğinde ısrarla Suriye halkının yanında yer alıyor ve direniş eksenini sürekli destekliyoruz.
Soru: Suriye, savaşın kurak yıllarında acı çekti ve hala terörün sonuçlarından ve altyapıyı tahrip etmesinden, ayrıca petrol kuyularının Amerikan güçleri ve onunla bağlantılı DSG milisleri tarafından işgal edilmesinden muzdarip bu Suriye halkının ekonomisine ve geçimine yük oldu. Tahran bu açıdan Suriye’ye yardımda bulundu, Suriye-İran ekonomisinin mevcut durumuyla ilgili ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Reisi: Suriye fakir bir ülke değil, halkı, tarımı ve yeraltı zenginlikleri açısından zengin ve büyük bir ekonomik büyümeye tanık olabilir, ancak Amerikalılar Suriye’deki bazı bölgeleri işgal etti ve zenginliğini yağmaladı. ABD ve bazı Batılı ülkelerin Siyonist varlıkla müttefik olduğunu söylemek istiyorum, Suriye’yi askeri olarak zayıflatamayacaklar, bu yüzden ekonomik olarak zayıflatmaya çalışıyorlar. Suriye halkının direnişiyle bu konuda da yenileceklerinden ve sonunda zaferin Suriyelilerin müttefiki olacağından şüphemiz yok, bunun göstergeleri lehte olan dünya düzeninde açık. Göstergeler, Siyonistlerin ve Amerikalıların hedeflerinin aksine, bugün küresel olarak yaşananların bir tür yeni bir dünyaya geçiş olduğunu ve Amerikan tek taraflılığına karşı şekillenen yeni güçler olduğunu doğruluyor.
Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, siz bu yeni dünya düzeninden bahsediyorsunuz, doğrusu bu sistem belki de bu dönemde daha da netlik kazandı, gerek direniş cephesinin kazandığı zaferler açısından olsun ki sizlerin de çokça bahsettiğiniz bu sistemdir. Ya da her iki kanada da dost olmuş bazı ülkeler açısından Direniş, yani İran ve Suriye’yi kastediyorum, soru, bu yeni dünya düzeninin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Reisi: İran’da yaptırım ve tehdit deneyimine tanık olduk ama bu bizi zayıflatmadı ve zayıflatmayı başaramadı. Filistinliler ablukaya, tehditlere vesaireye rağmen aynı şeyi yaptı. Bu Batı için gerekli. Bu silahların işe yaramaz ve faydasız olduğunu bilmek Amerika tutumlarını değiştirmiyor ama silahlarını değiştiriyor.
Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, direniş güçlerinin zafer ve muvaffakiyet kazanacağını, yeni bir dünya düzeninin kurulduğunu bilebileceğimiz alametlerden bahsediyorum?
Reisi: Bölgedeki mevcut durum tamamen farklı, dünyada yeni ilişkiler kuruluyor, örneğin Şangay İşbirliği Örgütü, biz de üyesiyiz, BRICS Örgütü de (Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya ve Güney) Afrika) Bu ülkelerin ve bu kuruluşların kullandıkları gerçek enerjiler, hepsi küresel bir sistemin göstergesidir. Yeni ve farklı. Öte yandan Amerika ve Batı’nın gücü sürekli azalmaktadır. Tüm dünyadaki rolleri gerilemiş, zayıflamış ve geri çekilmiştir. Dostları bile onlara güvenmiyor. ABD askeri gücüyle herkesi korkuturdu ama Irak’ta, Afganistan’da ve diğerlerindeki varlığı kırılganlığını gösterdi. Kan döktü, evleri ve şehirleri yerle bir etti, bu da onun tarihi. Afganistan’da ve başka yerlerde 20 yıl, Afganistan’da onun sebebiyle 35.000 çocuk engelli, Irak’ta da aynı olay, sonuçta Irak’ta bulunmalarının bir anlamı olmadığını keşfettiler, örneğin bugün şartların değiştiğine tanık oluyoruz. Ve güç dengesi askeri ve ekonomik olarak onları kayırma eğiliminde değil, bugün doların yerini başka para birimleri alıyor ve finansal işlemler ulusal ve yerel para birimlerinde başladı. Böylece Amerika ve Batı’nın siyasi statüsü geriledi ve yerini başka ülkeler aldı.
Soru: Buna bağlı olarak Sayın Cumhurbaşkanı, İsrail’in art arda gelen saldırılarının terörle mücadele çabalarını, Suriye ve İran’ın Suriye topraklarındaki son terör varlığını da ortadan kaldırma kararlılığını ne ölçüde geciktireceğini düşünüyorsunuz?
Reisi: Cevap vermeden önce belirtmek isterim ki, Suriye’nin kalbimizde ve tüm onurlu insanlar arasında ayrı bir yeri vardır. Suriye 12 yıldır fitnelere ve ABD ile Siyonist oluşumun kendisine karşı yürüttüğü savaşa direnmiştir. Bugün , o kadar çok ülkede koşullar tamamen farklı hale geldi ki, düne kadar kısıtlamalar getirdiği ülkeler de tutumlarını değiştirir oldu. Ne oldu? Direniş galip geldi, meyvelerini verdi, bölgede ve dünyadaki durumu değiştirdi. Bu durumdaki bu değişime açık ve net bir şekilde şahit oluyoruz. Sorunuza gelince, bugün Siyonist varlık geçmişten farklı bir durumda yaşıyor. Filistin’deki direniş gruplarının karşısına çıkamadığı için, toprak onların toprağı değil, işgal altında, Gazze’deki direnişe karşı koyamadılar, Filistinlilerin inisiyatifin kendi ellerinde olduğunu kanıtladıkları Batı Yaka’da bile. Amerika’da, son İsrail savaşlarına, Temmuz 2006’ya ve diğerlerine bir örnek vermek istiyorum. Siyonist varlığın başına bir dizi yenilgi geldi. Demir Kubbesi bir başarısızlık ve kırılgan bir varlık. İsrail içinde oluyor ve liderlerinin ifadeleri, İslam Devirm Lideri’nin belirlediği süreden bile daha kısa bir süre içinde, onların yakın düşüşünü ve sonunu gösteriyor. Onlar hiçbir şey yapamaz kimse de onlar için bir şey yapamaz. O halde bu zayıf varlık Suriye ve İran’a karşı durabilecek mi?