Dörtlü Toplantıda Susan: Suriye Topraklarındaki Yasadışı Türk Varlığının Sona Erdirilmesi Ve İçişlerine Karışmama Gerekiyor

MOSKOVA– Suriye heyeti başkanı Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Gurbetçiler Ayman Susan, Türkiye’nin tüm Suriye topraklarından güçlerini çekeceğini ve bu topraklardan fiilen çekilmeye başlayacağına dair resmi ve net açıklamasının “iki taraf arasında yeniden iletişim kurma girişi” olduğunu vurgulayerek, kuzeydoğu ve kuzeybatı Suriye’deki koşulların eski haline döndürülmesinin, Suriye’nin egemenliğini ve birliğini koruyarak, yasa dışı güçlerin geri çekilmesiyle, terörle mücadeleyle ve Suriye devletinin otoritesini tüm topraklarda yeniden tesis ederek elde edilen koşulları gerektirdiğini kaydetti.

Susan, Rusya’nın başkenti Moskova’da düzenlenen Suriye, Rusya, İran ve Türkiye dışişleri bakan yardımcılarının dörtlü toplantısı öncesi yaptığı konuşmasında,   son 12 yılda Suriye’nin tam ve sınırsız planlama ve bazı Batılı, bölgesel ve Arap ülkelerinin desteğiyle benzeri görülmemiş bir terör savaşına maruz kaldığını ve Birleşmiş Milletler raporlarına göre yüzden fazla ülkeden yabancı teröristlerin buraya geldiği ve ne yazık ki bu komşu ülkeler aracılığıyla olduğunu açıkça belirtti.

Susan, ‘’Suriye’ye bu terörle mücadelede değerli yardımları için Rus ve İranlı dostlarımıza teşekkür ediyor ve bu yıllar boyunca desteklerini takdir ediyoruz. Öte yandan diğer ülkelerin farklı bir yol izlediğini de göz ardı edemeyiz. Suriye’deki terörist gruplara destek sağlamanın yanı sıra, bu savaşın yarattığı durumdan yararlanarak, meşru hükümetle herhangi bir davet veya koordinasyon olmaksızın kuvvetlerini yasadışı olarak Suriye’ye gönderdi ve topraklarında bulundu. ‘’ dedi.

Suriye topraklarındaki yasadışı askeri varlık uluslararası hukuk hükümlerini ihlal ediyor

Susan konuşmasında, ‘’İster kuzeydoğu ister kuzeybatı Suriye olsun, kim tarafından yapılırsa yapılsın, Suriye topraklarındaki yasadışı askeri varlığın yasal açıklaması çok açık. Bu mevcudiyet, uluslararası hukuk hükümlerini ve Birleşmiş Milletler Şartı’nın amaç ve ilkelerini ihlal etmektedir. Ayrıca, iyi komşuluk ilişkileri ve devletler arasındaki barışçıl ilişkileri düzenleyen ilkeler ve Suriye ile ilgili tüm Güvenlik Konseyi kararları ile tutarsızdır.’’ ifadelerini kullanarak, herhangi bir ülkeye, terörle mücadele de dahil olmak üzere, herhangi bir bahaneyle, diğer ülkelerin egemenliğini ihlal etme veya ilgili ülkenin rızası olmaksızın kendi topraklarına askeri müdahalede bulunma hakkı tanıyan hiçbir uluslararası hukuk hükmü bulunmadığına işaret etti.

Susan ayrıca, ‘’Herhangi bir terör tehdidinin varlığı, bununla yüzleşmek için ilgili ülke ile pratik ve yasal olarak işbirliği ve koordinasyonu gerektirmektedir ve Suriye, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı çerçevesinde gerçekleştiği sürece bu tür bir işbirliğine hazır olduğunu defalarca ifade etmiştir.’’ diyrek, Suriye’nin ileriye baktığı kadar geriye de bakmadığını, ulusal sabitleri temelinde kriz yıllarında olumsuz rol oynayanlar da dahil tüm ülkelerle diyalog ve iletişim köprüleri kurduğunu kaydetti.

Dışişleri Yardımcısı Susan, ‘’Suriye, bu istikrarsız bölgede güvenlik ve istikrar sağlamaya ve halklarının çıkarlarına hizmet edecek şekilde komşu ülkelerle en iyi ilişkileri kurmaya çalışıyor. Buna elbette uzun bir ortak sınırı paylaştığımız Türkiye de dahildir. Geçen Şubat ayının 6’sında Suriye ve Türkiye’yi vuran deprem, siyasetin tarihin, coğrafyanın, ortak çıkarların veya iki dost halk, Suriye ve Türkiye arasındaki karşılıklı bağımlılığın derinliğini ortadan kaldıramayacağını vurguladı.’’ ifadelerini kullandı.

Suriye, Rus ve İranlı dostların Suriye ile Türkiye arasındaki iletişimi yeniden tesis etme çabalarına olumlu yaklaştı

Susan, ‘’Suriye’nin Rus ve İranlı dostlarının Suriye ile Türkiye arasındaki iletişimi yeniden tesis etme çabalarına olumlu ve açık bir şekilde baktı.  Ancak bu hedefe ulaşmanın objektif koşulları ve karşılanması gereken gereklilikleri vardır ve buna ulaşmak için gerçek bir irade ve ciddi bir diyalog olması gerekir. Bu şart ve gerekliliklerden ilkinin Suriye’nin egemenliğine, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne ve birliğine tam bağlılık olduğu ve bu temel ilkenin sahada ivedilikle uygulanması gerektiği açıktır.’’ dedi

‘’Bu ilke, Türk kuvvetleri de dahil olmak üzere tüm yasadışı yabancı güçlerin Suriye topraklarından çekilmesiyle başlayarak tercüme edilmediği ve somutlaştırılmadığı takdirde gerçek bir anlam ifade etmemektedir. Suriye devletinin, teröristlerce kontrol edilen alanlar da dahil olmak üzere tüm toprakları üzerinde yeniden hakimiyet kurma çabalarını engellememek, Suriye’nin iç işlerine karışmayı ve Suriye’deki, özellikle Suriye topraklarında teröristler için bir rezervuar ve himaye haline gelen, güvenlik ve istikrarı tehdit eden ve oradaki sivillerin hayatını tehlikeye atan İdlib bölgesindeki terörist gruplara destek ve koruma sağlamayı bırakmak gerekmektedir.’’ açıklamasında bulundu.

Susan ayrıca, ‘’Türk güçlerinin Suriye’den çekilmesine veya Suriye’nin kuzeybatısında, özellikle İdlib bölgesinde terörle mücadele ve terörün ortadan kaldırılmasına ve bu bölgede yeniden devlet otoritesinin kurulmasına ilişkin henüz olumlu bir emare görmedik. Nitekim Türkiye, Astana çerçevesinde veya Rus tarafıyla varılan mutabakatlara bile uymadı.’’ ifadelerini kullanarak,  Suriye’nin, Bu sürecin sorunsuz bir şekilde tamamlanması ve bölücü ya da terörist grupların kontrol altına alınmaması için Suriye Arap Ordusu güçlerinin bu güçlerin çekileceği alanlara girişi dahil güçlerinin Suriye topraklarından çekilmesiyle ilgili çeşitli pratik yönlerde Rus ve İranlı dostları ve Türk tarafıyla koordinasyon sağlamaya hazır olduğunu ifade etti.

Terörün her türlüsüne karşı mücadele herkesin ortak çıkarınadır

Terörün tüm biçimleriyle nihai olarak ortadan kaldırılana kadar mücadele etmek herkesin ortak çıkarını temsil ettiğine dikkat çeken Susan,  ‘’Bu terörü “IŞİD” ve “Cebhat el-Nusra” ve bunlarla ilişkili veya ittifak halindeki örgüt ve gruplar tarafından mı, yoksa PKK ve onunla bağlantılı örgüt ve gruplar tarafından mı temsil ediliyor.  Terörle mücadele seçici olamaz. Bir yandan, özellikle İdlib’deki gerilimi azaltma bölgesinde, “IŞİD” ve “Nusra Cephesi” ve diğerlerini korurken veya göz yumurken terörist Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile mücadele çağrısı yapıyoruz. Tüm bu terör örgütleri Suriye ve diğer ülkeler için tehdit oluşturuyor ve Suriye devletinin otoritesini bu bölgeler üzerinde genişletirken, tüm bölgelerde bunlarla mücadele edilerek ortadan kaldırılması gerekiyor.’’ dedi.

bazı ülkelerin krizin başından beri Suriye devletini zayıflatmak amacıyla izledikleri yanlış politikaların, Suriye’nin kuzeydoğusunda ayrılıkçı eğilimli milis ve oluşumların varlığının bilindiğine işaret eden Susan, ‘’O bölgede ister Suriye ister Türkiye açısından istikrarsız ve kontrolsüz bir güvenlik durumu yaratan odur. Bu nedenle, ortaya çıkan bu durumu ele almanın, her şeyden önce, kuzeydoğu ve kuzeybatı Suriye’deki durumu eski haline döndürmeyi gerektirmesi doğaldır. Aksi halde kısır döngü içinde kalacağız.’’ diyerek, ‘’Tüm bunlar ancak Suriye’nin egemenliğinin, birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması, tüm yasadışı güçlerin geri çekilmesi ve Suriye devletinin tüm topraklarındaki otoritesinin yeniden tesis edilmesi temelinde gerçekleştirilebilir. Bu, kuzeydoğu Suriye’deki ayrılıkçı planlara ve oluşumlara karşı koymanın yanı sıra ilgili ortak güvenlik sorunlarını ele almak için koordinasyon ve ortak eylem kapısını açacaktır.’’ ifadelerini sözlerine ekledi.

Komşu ülkeler arasındaki sınır kontrolü ortak bir sorumluluktur

Susan, komşu ülkeler arasındaki sınırların kontrol edilmesi sorumluluğunun ortak bir sorumluluk olduğunu, bunun tek taraflı, müdahaleci veya yasa dışı tedbirlerle değil, işbirliği ile yürütüldüğünü ve terörle mücadelenin de seçici olmadığını anlatırken Yukarıdakiler çerçevesinde, Türkiye’den gelen Suriyeli mültecilerin Suriye’deki orijinal ikamet yerlerine dönüşleri konusunda işbirliği yapmanın mümkün olduğuna işaret etti.

Suriye’nin heyeti başkanı Susan konuşmasında ayrıca,  ‘’Bu, devlet otoritesini kendi toprakları üzerinde genişleterek güvenlik ve istikrarı sağlamak ve gerekli altyapıyı ve finansmanı hazırlamak da dahil olmak üzere gerekli gereksinimleri ve ortamı sağlamak için çalışmayı gerektirir. Suriye tarafı da buna göre üzerine düşen tedbirleri almaya hazırdır.’’  dedi.

Susan, esas olarak Türkiye’nin Suriye topraklarından çekilmesi, Suriye’deki her türlü terör varlığının sona erdirilmesi ve Suriye devletinin bu topraklar üzerindeki otoritesinin yeniden tesis edilmesi konusunda temsil edilen tüm yönlerin uluslararası hukuka  ve Astana görüşmelerinin kapanış bildirilerine ygun unsurlar olduğuna dikkat çekerek, ‘’Bunlar, Suriye ile Türkiye arasındaki iletişimi iki ülkenin çıkarlarına hizmet edecek ve iki dost halkının özlemlerini karşılayacak şekilde yeniden tesis etmek için pratik ve gerçekçi yönler ve yerel nesnel gereksinimlerdir.’’ dedi.

Heyet başkanı Susan ayrıca, ‘’Türk tarafı, Suriye ile ilişkilerini düzeltme, egemenliğine, birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyma ve iç işlerine karışmama konusunda gerçekten ciddiyse, teklifimize cevap vermede herhangi bir zorluk olacağını düşünmüyorum. Bu, iki ülkenin kaygılarına cevap veren ve karşılıklı çıkarlarını gerçekleştiren çeşitli koordinasyon ve işbirliği alanlarına kapı açacaktır.’’ ifadelerini kullanarak konuşmasını bitirdi.

 

R.M.

Telegram Kanalımız 

Facebook Sayfamız

Check Also

Türk Ekonomi Heyeti, 13 Yıl Sonra Halep Ticaret Odası’nı Ziyaret Etti

HALEP (SANA) – Halep Ticaret Odası, Suriye İçin Türk İşadamları Derneği’nden (BSA) bir Türk ekonomi …