NEW YORK – Suriye’nin BM daimi temsilcisi Beşar el Caferi, BMGK’deki bazı daimi üye ülkelerin Suriye’deki siyasi sürecinin krize çozüm yolu olarak kabul edilmesinden beri onu engelleme girişiminde bulunduklarını belirtirken, bahsedilen sürecin dışmüdahale olamadan Suriyeliler arasında kalması gerektiğini vurguladı.
Suriye’deki durumlarla ilgili video üzerinden düzenlenen BMGK oturumunda Caferi; BMGK’nin Suriye krizinin çözümüne yönelik sözde siyasi sürcenini kabul etmesinden beri BMGK’de bazı daimi üye ülkelerin bu sürecini “maalesef terörü destekleme ve Suriye’nin topraklarını işgal etmek için kullandıklarını dile getirdi.
Terörü destekleme eylemleri hakkında Suriye’nin BMGK’i defalarca bildirdiğine işaret eden Caferi; Suriye’nin BMGK’e her bir şikayeti ardından BMGK’in uluslararası antlaşmalarını koruma ve rölünü oynama konusundaki çabalarını başka bir yöne çevirmek için Batı baskılarının arttığını belirtti. Bu bağlamda Caferi; “Size her bir şikayet gönderdiğimizde veya ülkemizde yer alan terörizme destek eylemleri, saldırganlık, işgal, yağma ve ülkemizin varlıklarını tahrip edilmesine yönelik gerçekler hakkında sizi bilgilendirdiğimizde, Güvenlik Konseyi’nin Antlaşma’ın hükümlerini ve başta herkes tarafından Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duymak olmak üzere, Suriye ili ilgili kararların koruması konusundaki rölünü yerine getirmesini engellemek ve çabalarını bozmak için Batı baskıları artıyordu” ifadelerini kullandı.
BMGK’nin uluslararası görevleri çerçevesinde, Suriye topraklarındaki Amerikan işgaline son vermeye yönelik herhangi bir uygulamaya geçmediğinden şaşırttığını ifade eden Caferi; terör sponsorü olan Erdoğan rejiminin ve Türk işgalinin son verilmesi için ne yaptığını sordu. BMGK’e sorularına devam ederek Caferi; “Suriye’nin terörizme karşı koyma ve BM’in yabancı savaşan teröristler olarak nitelendiği onbinlerce teröristlere karşı mücadele çabalarını desteklemek için veya bu teröristlere her türlü lojestik desteği veren ülkelerin sorumlu tutulmaları için hangi adımları aldınız” diye sordu.
Caferi; Güvenlik Konseyi üyelerinin Suriye’deki durumla ilgili tüm kararlarının başında Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğine, birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterme konusunda güçlü bir taahhütte bulundukları bir zamanda Amerikan işgal güçleri Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplum önünde Suriye’nin petrol kaynaklarını ve petrol kaynaklarını yağmalamak için yeni bir adım attığına işaret ederken, Amerikan işgali ve idaresinin desteğiyle Delta Crescent Energy şirketinin Amerikan işgalinin ajanları olan DSG bölücü milisleri ile işgal ettikleri bölgelerde Suriye’nin petrolünü yağmalama sözleşmesini imzaladıklarını belirtti. Caferi; bu uygulamalarıyla, Suriye devletinin ve vatandaşlarını temel kaynaklardan mahrum ederek Suriye’deki insani durumları iyileştirmeyi ve yeniden imar çalışmalarını zorlaştırmaya ve engellemeye hedeflendiğine dikkat çekti.
Bu bağlamda Caferi; bu Amerikan davranışının uluslararası hukuka ve BM antlaşmasına açık bir ihlal olduğunu dile getirirken, Amerikan idaresinin daha önce IŞID terör örgütünün petrola el koymasına izin verdiğini ve yağmalanan petrolün Erdoğan rejimi ile işbirliğinde ticaretini yapmaya ve Türkiye’ye kaçakçılıkla ulaşmasına izin verdiği için aniden bir davranış olmadığını söyledi. Bununla ilgili Caferi ayrıca; Amerikan işgalinin gayrimeşru ittifaklarıyla defalarca Suriye Arap Ordusunun mevkilerini saldırdığını ve IŞID’ın kontrolü altında olan bölgeleri kurtarma çabalarını engellemeye çalıştığını belirtti. Bu meselenin son örneği olarak Caferi, iki gün önce iki Amerikan helikopter tarafından Kamışlı’nın güney doğusunda Suriye ordusuna ait bir kontrol noktasının saldırıya maruz kaldığı sonucu bir askerin şehit düştüğünü ve bazıların da yaralandığını dile getirdi.
Caferi; Suriye’nin Amerikan uygulamalarını kınadığını belirtirken, onların herhangi bir kanuna dayanmadıklarını vurguladı.
Kelimesinin devamında Caferi; Suriye’de Erdoğan rejimi tarafından gerçekleştirilen suçlarından bahsederek, Suriye’de Türk işgalinin ve onlara tabi kiralık teröristlerin bulundukları bölgelerde sivillere karşı işledikleri suçlara ışık tuttu. Caferi; Türk işgalinin ve onlara tabi kiralık teröristlerin Türk lirasının tirajını dayatma, sivillerin arazileri yakma ve işgal ettikleri bölgelerdeki sokaklara ve meydanlara osmanlı döneminden gelen lakabları verme gibi uygulamalarıyla demografik değişme gerçekleştirmeye çalıştıklarını belirtti.
Bu bağlamada Caferi; BMGK’nin oturumuna eş zamanlı olarak Türk işgalinin ve onlara tabi kiralık teröristlerin Haseke Kenti ve yaklaşık bir milyon sakinlerinden içme suyu kesmeye devam ettiklerine dikkat çekti.
Suriye’deki siyasi süreçle ilgili olarak Caferi; bu sürecinin Suriyeliler arasında kalması gerektiğini vurgularken Suriye’deki çözümünün dış müdahalenin olmadan gerçekleştirlme öneminin altını çizdi.
Caferi ayrıca; Suriye’nin, 5 – 31 – 2020’de sunulan şikayete cevaben Genel Sekreter ve Güvenlik Konseyi’nden acil önlem alma talebini yenilediğini ve onları Suriye’nin içişlerine yönelik saldırı, işgal ve dış müdahale eylemlerini kınamaya çağırdığını belirtti.
Amerikan delegesine cevap verirken ise Caferi; “ABD temsilcisinin yaptığı konuşmadan, yönetiminin ülkeme yönelik politikasının, ülkemi hedefleyen komploya karşı Suriye’nin yanında duran herkesle hesaplarını çözme üzerine kurulu olduğu anlaşılıyor. Bunun için, bugünkü oturumda Amerikan temsilcisinin kelimesini İran’dan bahsederek başlaması acayip değildir, sanki bügünkü oturum konusu Amerikan yönetiminin Ortak Kapsamlı Eylem Planından çekilmesinin ardından yaşanan ikilemi tartışımaktır..” diye ifade etti.
Çeviri: P.M.