Suriye Arap Haber Ajansı – SANA Suriye Arap Haber Ajansı – SANA
Related Articles
NEW YORK – Suriye’nin Birleşmiş Milletler (BM) daimi temsilcisi Beşşar Caferi, bazen Suudili bazen de Katarlı heyetlerin Suriye’de insan hakları durumunu eleştiren karar tasarısı sunmalarının, yüzlerce rapor ve açıklamaların bu iki rejim ile Türkiyeli ortaklarının Suriye’de şiddeti tırmandırma ve uluslararası terörü getirmek ve içindeki krizin siyasi çözümünü engellemede parmaklarının ne kadar içinde olduğunu açığa çıkarması ardından, haddi zatında garip bir paradoks olduğunu belirtti.
Suriye’deki insan hakları durumu konusunda 31. Karar tasarısıyla ilgili beyanında Caferi, Amerikalı CNN kanalının Haziran ve Ekim aylarında yayınladığı iki raporunda Suudili ve Katarlı rejimlerin aralarında Kaide’ye bağlı “Nusra Cephesi” ve “IŞİD” terör örgütlerinin de bulunduğu Suriye’deki terör örgütlerini destekleme ve finanse etme, Katar ve BM’nin Güvenlik Konseyi 2133 nolu karar hükümlerini ihlal edecek şekilde, Golan’da barış güçlerinden Fiji’li birlik üyelerini kaçıran Nusralı teröristlere fidye ödeme karşılığında Suriye’nin Golan’ındaki kaçırma eylemlerindeki yakın bağlarını belgelediğine işaret etti.
Amerika Başkan Yardımcısı Joe Biden’in Türkiye, Suudi Arabistan ve diğer körfez rejimlerinin Suriye’deki terörü destekleme ve finanse etmekle parmaklarının olduğuyla ilgili son açıklamalarıyla işaret ettiği tehlikeye dikkat çeken Caferi, Suriye’ye terörist ihraç eden ülkeler listesinin başında gelen bu 3 ülkeye işaret eden İngiltere Araştırmalar Merkezi’nin raporunu hatırlatarak bu raporda Suudi Arabistan’ın Tunus’tan sonra ve Fas’tan önce ikinci sırada geldiğini daha sonra Çeçenistan, Mısır, Yemen, Libya ve diğer ülkelerin geldiğini söyledi.
https://www.youtube.com/watch?v=jtccIIZ2JgQ
Caferi, uluslararası Interpol yetkililerinin açıklamalarında Türkiye hükümetinin binlerce yabancı kiralık teröristinin Suriye’ye geçişlerinde kolaylıklar sağladığını buna ek olarak, toprakları üzerinde eğitimleri için askeri kamplar açmasının onun bu işte parmağının olduğunu ispatladığını açıkladı.
Suudi Arabistan’ın Kofi Annan’dan başlayarak el Ahdar el İbrahimi’ye bugün de Stafan De Mistura olmak üzere BM’ye bağlı özel temsilcileri karşılamayı reddettiği bir zamanda Suriye’yle ilgili uluslararası temsilci De Mistura’nın velayetini destekleyen bir karar tasarısının nasıl bir iş olduğunu soran Caferi, Suudi rejiminin bundan başka, bir ara teröristleri destekleme diğer bir ara da kimyasal silahlarla desteklemesi kanalıyla terör ve radikalizmi beslemeye devam etmesi yolunu da seçtiğini dile getirdi.
Suriye’yle ilgili 31. Karar tasarısını sunanların, Suriye halkını ılıman ve kardeşlik ilkelerini baltalamak ve Suriye’yi cahiliye ile kadınları bütün haklarından soyutlayan tiksindirici Suudili kanunlarını uygulamak ve teftiş mahkemelerine döndürmek için planlı bir şekilde çalıştıklarına dikkat çekti.
Caferi ayrıca, Suudi Arabistan’ın doğu bölgelerinde Suudili vatandaşların haklarının ihlal edildiğini gösteren ve 100 sayfadan oluşan Washington’daki “Körfez Stratejik Çalışmalar” Enstitüsünden çıkan rapora da işaret etti.
Caferi, BM Genel Sekreterliği üye ve yetkilileri nezdinde, Suriye’ye yönelik karar tasarısını sunan iki temel ülkenin niyetlerinin gerçeğini ispat eden uluslararası BM bilgi ve açıklamaların yeteri derecede bulunduğunu söyledi.
Caferi, Suudi ve Katar delegelerinin diplomasi cihatlarını İsrail işgaline karşı Filistin’e doğru yöneltecekleri ve Mescid-i Aksa ile İşgal edilen Golan’ı kurtaracakları yerde Suriye’ye yönelik o “cihatçı tiyatro sahnesinde” onlara verilen rolü oynamayı sürdürdüklerine dikkat çekti.
Caferi, üye ülkeleri 31. Karar tasarısının aleyhine oy kullanmalarına çağırarak, Suudili ve Katarlı heyetlerin karar tasarısını sunmak için ABD, İngiltere ve Türkiyeli Büyükelçilerinden telefon görüşmeleri aldıklarını açıkladı.
