NEW YORK – Suriye’nin Birleşmiş Milletlerdeki Daimi Temsilcisi Beşşar el Caferi Suriye’deki silahlı terör örgütlerin finanse edilmeleri ve BM’ye tabi olarak Golan topraklarında görev yapan UNDOF askerlerin kaçırılmasında Nusra Cephesi ile koordinasyondan direk olarak Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan istihbarat cihazlarının sorumlu olduğunu belirtti.
Caferi dün New York’ta düzenlediği basın toplantısında; UNDOF güçlerinin İsrail işgali altındaki Golan topraklarından çekilmelerinden en büyük çıkarı olan İsrail’in olduğuna dikkat çekerken, böylece uluslar arası gözetimden uzak olacağını söyledi.
Suriye’nin Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve Ürdün hükümetlerinin Nusra Cephesi ve diğer silahlı terör örgütlere takdim edilen desteğe bulaşmaları konusunda BM genel sekreterine resmi belge ve kanıtlar takdim ettiğini belirten Caferi; bir süre önce Golan topraklarından kaçırılan UNDOF güçlerinden Fijili askerlerin kaçırılması operasyonunu koordine eden Katarlı subayın rakamının da bu belgeler arasında yer aldığını söyledi. Caferi BM genel sekreterliğinin bu konuda hiçbir harekette bulunmadığına işaret etti.
Caferi Suriye’nin daha önce birçok kez İsrail’in Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan ile işbirliği içinde Golan topraklarında azledilmiş bölge teşkil etme niyetleri ve planlarının tehlikesine dikkat çektiğini, bölgede bulunan BM barış güçlerini tehdit eden tehlikeye vurgu yaptığını hatırlattı.
Suriye’nin BM’deki Daimi Temsilcisi Caferi; Suriye’nin Ürdün’de teröristlerin eğitilip Suriye’nin güneyine gönderildikleri terör kamplarının varlığından haberdar olduğunu ifade ederken, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’de terör kampları kurulup eğitilmeleri ardından teröristlerin Suriye’ye gönderildikleri benzer duruma dikkat çekti.
Caferi tüm bunların muhtelif medya kaynaklarında deşifre edilmiş olup gerek batılı gerekse diğer yetkililerin açıklamalarında da yer aldığına dikkat çekerek, terörü desteklene, finanse eden ve provoke eden kimi devletlerin günümüzde terörle mücadele iddialarında bulunduklarını ifade etti. Tüm bu iddialarda bulunanların temelde terörle mücadele etmek istemediklerini belirten Caferi; onların asıl amaçlarının terörle mücadele gerekçesi altında bölge ve devletlerinin içişlerine daha fazla müdahale etme, daha fazla kan dökme ve halkların zenginliklerini sömürme niyetinde olduklarının altını çizdi.
Caferi konuşmasında Libya başbakanının iki gün önce yaptığı açıklamalara ve bu açıklamalarda ‘Katar’ın Libya’daki terör gruplara hava silahları uçaklar gönderdiğine’ işaret ederek; BM’deki Libya Daimi Temsilcisinin bizzat kendisinin teröristlere desteklerinden dolayı Türkiye ve Katar’dan şikayet ettiğine dikkat çekti.
Terörle mücadelenin Güvenlik Konseyinin 2170 sayılı kararından hareketle olması gerektiğini ifade eden Caferi; Suriye’nin 3 yıla yakın bir süredir dünya adına terörle mücadele ettiğini, bu bağlamda uluslar arası bir paktın kurulmasını da beklemediğini söyledi. 2170 sayılı kararın IŞİD ve Nusra Cephesine karşı savaşı öngördüğüne dikkat çeken Caferi; ‘bu durumda sadece IŞİD’e karşı savaşıp Nusra Cephesini bırakacağız.. Bu da Sadece Irak’ta olacak.. Suriye’de bombardımanda bulunmamız halinde sakın ola karşılık vermeyin’ gibi ifadeler kullanmanın hangi mantığa sığdığı sorularını dile getirdi.